Bu yazımızda son zamanlarda sıklıkla gündeme gelmekte olan karbon ayak izine değiniyor ve bu hususta bilinmesi gerekenlerle ilgili bilgilere yer veriyoruz.
Atmosfere salınmakta olan toplam sera gazı emisyonlarının ölçümü olarak isimlendirilebilecek olan karbon ayak izi hususunda her bireyin, ülkenin ve şirketin seçimleri ve faaliyetleri etkili olmaktadır. Karbon ayak izi karbondioksit emisyonları cinsinden ölçülmektedir. Sera gazları gezegeni sıcak tutmaktan sorumludur ve sera gazlarının olmaması halinde Dünya yaşanabilir bir yer olmaktan çıkacaktır.
İngilizce karşılığı Carbon Footprint olan karbon ayak izi, eylemler sonucunda salınmış olan toplam sera gazı emisyonu miktarı anlamına gelmektedir. Karbon ayak izi, bir dizi sera gazının toplam hacmini ölçmektedir fakat daha çok karbondioksit eşdeğeri olarak lanse edilir.
Bir ürünün karbon ayak izi, ürünün yaşam döngüsü süresince sera gazı emisyonları ile iklimle etkilerini ortaya çıkarır. Ürün karbon ayak izi, bu etkilerin belirlenmesi ile analiz edilmesi ve doğru önlemlerle bu etkileri azaltmak ve önlemek hususunda yardımcı olur. Ürün karbon ayak izi ve kurumsal karbon ayak izinin belirlenmesi hususunda sürekli olarak geliştirilen standartlar ile normlar bulunur. 2050 yılına değin karbondan arındırılmış bir dünya hedeflenmektedir. Ürün karbon ayak izi hesaplama dolaylı emisyonlar veya doğrudan ayrımı gerektirir. Doğrudan bir şirketin neden olduğu emisyonlar kimyasal ve fiziksel süreçlerden kaynaklanan emisyonları v.b. içermektedir. Günümüzde pek çok büyük çaplı şirket, atmosfere büyük çapta sera gazı emisyonu saldıkları için kınanmaktadır. Günümüzde her alandaki şirketin karbonsuz bir toplum için değişime öncülük etme fırsatı bulunmaktadır.
Dijital karbon ayak izi
Teknolojik cihazlar, internet ve bunlar için destek sunmakta olan sistemlerde oluşturulan emisyonlar dijital karbon ayak izi olarak lanse edilmektedir. Söz konusu emisyonlar küresel karbon ayak izinin yaklaşık olarak %4’ünü oluşturmaktadır. Dijital karbon ayak izi temelde üç kategoriye ayrılmakta olup bunlar dijital teknoloji üretimi, kişisel cihazların açılması ve internete bağlanılmasıdır.
Teknolojik cihazları fişe taktığınız zaman belirli miktarda sera gazı emisyonu üretimi yaparlar. Shift Project tarafından yapılan araştırmaya göre TV kullanımı toplam yaşam boyu enerji tüketiminin %44’ünü oluşturuyor. Bu oranın laptoplar için %11, telefonlar için ise %6 olduğunu belirtmek gerekiyor.
Dünyanın her yerinde devasa veri merkezlerinde bulunmakta olan fiziksel sunucular çevrimiçi etkinliği depolamakta ve işlemekte olup veri merkezlerinin çalışabilmesi için yüksek miktarda enerjiye gereksinim duyuluyor ve bu enerjinin büyük çoğunluğu fosil yakıtlardan ortaya çıkıyor. Araştırmalara göre veri merkezleri küresel emisyonların %1’ini üretiyor.
Teknolojinin yoğun bir şekilde gelişmesi dijitalleşmeyi artırmakta ve böylece daha fazla cihaz ve veri merkezinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Dijital teknolojilerin 2025 yılına değin küresel emisyonların %8’ini oluşturur hale geleceği tahmin ediliyor.
Gelişmiş olan ülkeler gelişmekte olan ülkelere nazaran daha fazla karbon ayak izine sahip olup daha çok CO2 emisyonu ortaya çıkarıyor. Bu da daha çok elektrik sağlamak için yüksek miktarda fosil yakıt yakmakta olan daha güçlü enerji endüstrileri ile emisyonlara büyük ölçüde artış sağlamakta olan otomobil sahiplerinin sayısının fazla olmasından kaynaklanmaktadır. 2020 yılında açıklanmış olan verilere göre dünyada en çok CO2 üreten ülke 11680.42 Mt CO2 ile Çin olup, onu 4535.30 Mt CO2 ile Amerika takip ediyor ve üçüncü sırada 2411.73 Mt CO2 ile Hindistan yer alıyor.
Ülkelerin karbon ayak izlerini azaltmak için pek çok seçeneği bulunuyor. Örneğin fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjinin kullanılması, bu hususta elektrik üretilerek enerji verimliliğinin artırılması, ulaşımda biyoyakıtlara geçilmesi, çöplük ve bacalardan gelen metan gibi sera gazlarının geri kazanılması başrol oynuyor. Bunun yanında ormanların korunması ve karbon vergisi alınması önem arz ediyor.